28 Şubat 2014 Cuma

PARA ARZINDAKİ DARALMANIN GAYRİMENKUL FİYATLARINA ETKİSİ


Ülkemizde bireysel tasarruf oranlarının çok düşük seviyelerde olduğu bilinen bir gerçektir. Bu nedenledir ki, yatırımlarımızın bir anlamda da ülke olarak büyümemizin finansmanı dış kaynakla gerçekleşmektedir. Dışarıdan parasal kaynak/sermaye sağlanabilmesinin ekonomik şartı ise gelişmiş ülkeler ile rakibimiz konumundaki gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha cazip koşullar yaratılmasıdır.  Başka bir anlatımla, daha yüksek faiz ödenmesi demektir. Kuşkusuz gelişmekte olan ülkelerdeki risk ortamı da gelişmiş olan ülkelerdekinden daha yüksektir. Bir anlamda da daha riskli yatırımlardır. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) uluslararası piyasalardan almakta olduğu tahvil miktarını kademeli olarak azaltacağını açıklamasının ardından paranın (USD Doları) daha kıymetli, daha pahalı hale geleceği gerçeği, geldi gündeme oturdu.
FED tarafından alınmış olan kararın ülkemize etkisi çeşitli platformlarda değerlendiriliyor. Görünen o ki, Türkiye’nin dış finansal kaynak sağlanması konusunda daha dikkatli olması gerekecek, özellikle sıcak para yerine doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının arttırılması ve güven verici teşvik politikalarının uygulanması gerekecektir.
Unutulmamalıdır ki, ekonomide belirleyici olan güven ve istikrar ortamıdır. Aksi taktirde siyasi gelişmelerdeki belirsizlik ortamının yatırımcı üzerinde yaratmış olduğu olumsuz etki, dış kaynaklı fonlama maliyetindeki artış ile birleştiğinde bireysel yada kurumsal yatırımcıların girişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir.
Şöyle ki, belirsizlik ortamının, kredi maliyetlerindeki yükseliş ile birleşmesi durumunda gayrimenkule olan talep sayısı azalacak bu da özellikle konut satışlarının azalmasına ve doğal olarak ta konut stoklarındaki birikmeye neden olacaktır. Bu durumun dengelenebilmesi açısından geçen yıl itibariyle yürürlüğe giren mütekabiliyet yasasının daha da önemli hale geldiği değerlendirilmektedir. Bahse konu düzenlemenin yurt dışındaki bilinilirliğinin yaygın hale getirilmesinin ülkemizin ihtiyaç duyduğu yabancı kaynağın temininde olumlu yönde katkısı olacaktır. Ayrıca, konuta olan talebin canlı tutulması fiyat seviyesinin korunmasına da olanak sağlayacaktır. Yine geçen yıl konut satışlarında geçerli olmak üzere uygulamaya konulan KDV düzenlemesinin de yeniden gözden geçirilmesinde fayda mütalaa edilmektedir. Olumsuz durumda ise, azalan satışlar, artan konut stokları özellikle merkezi lokasyonların dışında kalan bölgelerde ciddi oranda fiyat düşüşüne neden olabilecektir. Merkezi lokasyonlarda ise bu kaybın prim yapmama, mevcut fiyat seviyesini koruma şeklinde gerçekleşeceği değerlendirilmektedir.

Denge Değerleme Yönetim Kurulu Başkanı

Baki BUDAKOĞLU
Ocak' 14

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder